Merhamet etmek midir, benimsemek mi, özüne benzettiğinde kabullenmek midir?
Müphem duyguların bedenimi sarmasıyla bir kız çocuğuna yaklaştım.
Sessiz ve sadasız oluşu bezgin bir yaşlının hissetmekten usanmadığı kederini anımsatıyordu.
Bezgin bir yaşlıya benziyor oluşuna aldırış etmeden ve bir kız çocuğu olduğunu unutmadan onu şarkılarla mutlu etmeyi denedim. Nafile!
Şarkı isimlerini aklında tutamadığını söyledi, parmaklarını birbirine geçirmiş vaziyette sürekli elleriyle ilgileniyordu fakat ne gözleri ne de aklı ellerinde değildi.
Kambur duruşu içimi acıtıyordu, şu ana kadar gözüme ilişmeyen bu kız çocuğunun duruşu dahi içimi acıtıyordu.
Ortamda bir yığın ses, ne sesi?! Ortamda bir yığın gürültü gemici düğümü olmasına rağmen, onunla neden ilgilendiğimi çözemiyor fakat daha da çok kapılıyordum.
Kapıldım, seyrettiğimi farketmiş olmalı ki aşağı bakan koyu gözlerinin bana doğru dönme gayreti içinde olduğunu gördüm. Onu seyrettiğimin farkındaydı ve farkında olduğunun farkında olmamam için kafasını çeviremiyor, yalnızca gözlerini hareket ettirebiliyordu.
Nâmütenahi bir sadelik peşinde gibiydi.
Üstüne varmadım. Ne yaşlılar, ne de kız çocukları sabırlı değildir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder