"Bak! Şu ışıklar sönüverse... İşte ölüm!"
Başka bir sahifeden gözlere ilişen satırların uyandırdığı düşleri ilmik ilmik örmek, ilmik ilmik ölmek.
Satır; "Ölüme ve güneşe, sabit bir gözle bakılamaz."
Hep ölüm.
Sarımsı yapraklar, gıcırtısı hoş
Keseleyin beni, derilerim soyulana kadar
İstekliliğim hissizliğimden gelir, eminim.
Uyuşukluğum, karıncalanmalarım, sızlamalarım, bağırıp çağırmalarım ve düğümlenen boğazımla ben
Kalabalıklarda hep dizim titrer, elimde tutacak bir şey ararım
Güvencem elimdeki şaşal su şişesi, çantamın kemeri, pantolonumun sol cebi
Gözgöze bakmayalım, uzun sürmesin
Tebessüm ederken yanaklarımdaki kasların gerim gerim gerilmesi, bakmayalım
Güneş doğana dek acıyan gözlerle etrafı seyredişlerim, dostlarımla eğlenişlerim, doludizginliğim
Güneş batana dek kanepede uzanışlarım, bütün arzularım ve korkularım, dolu miskinliğim
Dışarıda soytarı, kanepede sünepe, mutfakta tuzluğum
Birisini aldım ve vazgeçtim kim bilir onlarcasından
Heyecanlardan, boş umutlardan, ağız dolusu iltifatlardan, ve nicesinden
Gerçeği aldım ve gerçek bendeki, gerçek benim
En az hayvan oluşumuz kadar gerçek, laciverti ben seçtim
Mutlu bir domuz olacakken sıyrıldım teğet geçtim, aslan da değilim, maymun hiç değilim
Seçtim, beynim, bedenim, aidiyetim ve merkezim
Kimine göre kıble, kimine göre kuzey, kimine göre hedef, kimine göre fetih olanı ben seçtim
Sefih olmaktan vazgeçtim ve bilin ki sefahete kızgınlığım
Ah benim soylu arap atım
İnsan, insanım,
Farklı manaları aynı bedende bulunduran Sentorum!
Çocuğum, hakikatim ve acım, sefasını sürdüğüm varlığım ve cefasını çektiğim darlığım
Uyan!
007160
71724
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder