Birkaç gün gördüğüm ve yalnızca tebessümleştiğim çehre.
Tanıdık ile yabancı arasında, arafta bir surat ve bazı şeyler hakkında müşterek olduğumuz hissini veren bir yüz
Simasında o tebessümün aksi duygularda kerelerce yoğurulduğunu ele veren derin çizgiler, canım saçlarında serpim serpim kırlar, omuzlarında öyle bir yük ki; sanki bu yük göremediğim bir nesneye dönüşmüş ve daima onunla, çünkü daima hafif eğik yürür.
Birkaç hafta geçer birkaç günle beraber, rastlantılar çoğu kez hayıra vesiledir. Vesilelerle sohbet ederiz ve tanışırız Meral ablayla.
Dersleri sorar, hal hatır sorar, öyle bir derinden bakar, giderken ya saçlarımı ya sırtımı okşar, sonra o bina kapısını açar, yukarı çıkar.
Günler geçer haftalarla beraber, o yine arka sokaktan çıkar, selamlar, güneşli kızıl bir akşam o bir başka acı bakar.
Konuşuruz laf lafı açar
Bahsi aileden açar, kıymetten açar, ukteden açar
Sonra azıcık sıyırır kolunu, bir isim açar
Umay, adı Umay
O ufacık ekranda yüreğini dağlayan ay yüzü açar. Adı Umay. Gencecik, pırıl pırıl bakışları var.
"O gittikten sonra 'yaşıyor musun?' deseler, yanıtı yok" der Meral abla, ana kız içime kor atar
Dudaklardan çıkan kelimeler bu anda gözleri doldurur bilirim, gözlerim oradan oraya kaçar.
Haykırmaktan yorgun düşmüş puslu sesiyle öğüt verir, yol açar.
Gitmeden önce sırtımı sıvazlar, o bina kapısını açar, yukarı çıkar.
Meral abla kimi zaman muayene olmaya, kimi zaman dolaşmaya çıkar. Hakikati bir an olsun hatırlamamak için dolu dolu gülümserim, sarılmaya yeltendiğim an kucak açar.
Ardından beni uzunca düşündüren bu kadın, yine o bina kapısını açar ve yukarı çıkar
190119
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder