Milenyum Haziran'ı, yirmi üç, saat dokuz
Cuma'da çift bayramın, biri sendin güzelim.
Dokuz ay gerilen yaydan hedefe değen okuz,
Üç kalp çarpan ocağa, taze şendin güzelim.
Bir isim arar olduk, anar ata yâdını,
Müsemma olur umduk, Asya koyduk adını,
Müjdeyi alan anam, içti kevser tadını;
Ankara'dan Muğla'ya bir gülşendin güzelim.
Orkunumla yamanken çocukluk rekabeti,
Elbet mağdurdan yana ebeveyn adaleti
Sakal bıyık arası, babanın şikayeti;
Ben ateşi külleyen, sen deşendin güzelim.
Sincaba taş çıkarttın bırakınca ağlağı,
Eve avluya sığmaz velet oldun bayağı,
Dama çıkan keçinin ağaçtadır oğlağı;
Say ki armut ağacıyım, sen düşendin güzelim.
Büyüyüp serpilince, deli sular duruldu.
Çocuksu çehre uçtu, geldi peri kuruldu.
Cemâline gece ay, gündüz güneş vuruldu;
Hem övünç, hem kıvancım, hem neşemdin güzelim.
Tanrım hemhal eylesin, muradına, ahtına
Zinhar gölge düşmeye, duacıyım bahtına,
Yıldırımlar çaktırma, baban şeref tahtına;
Şeytanı def eylersen zoru yendin güzelim.
Hem zorlu sınavımsın, hem de alın yazımsın.
Hasretinle kışımsın, varlığınla yazımsın.
Neşem, efkarım, arım, ciğer pare kızımsın;
Damarda dolaşan kan, gözde nemsin güzelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder